5 Kasım 2010 Cuma

Cumhuriyet Gazetesi, 18 Ağustos 2010


Ada Hali
NİLHAN AYDIN
Mavi renkli yaseminlerin pervazını sardığı kapıyı açıyorum, karşımda bir çift kumru kuşu…
İnce cılız erik ağacının dalına yan yana konmuşlar… Grimsi hafif kahverengi renkleri olan kumru çifti yumuşak sevecen bana bakıyorlar.
Karga cenneti Bozcaada’ da, eşlerine bağlılığı ile bilinen kumru çiftini görmek beni daha da hafifletiyor.
Arkama dönüp şöyle bir bakıyorum…134 senelik Özcan Hanım’ın evine…
Adanın Kargaları…
Kedilerin bile yaklaşmadığı kargalar adada o kadar çok ki adada kargadan başka kuş yaşayamaz gibi geliyordu bana. Hele kasabanın içi kargadan geçilmiyor, tüm ağaçlarda çatılarda her yerdeler hatta çay bahçesinde masanızda bile, sizle masanızı paylaşmak için bir an masanıza konabilirler sakın şaşırmayın…
Adanın kargaları farklıdır, küçük cinstir, beyaz gözleri ve gri ensesi ile dikkat çekerler.
Kumrular bana yol gösterir gibi yine birlikte kilisenin çan kulesine doğru uçuyorlar. Bende kiliseye doğru gidiyorum.
Meryem Ana Kilisesi
Bozcaada’daki Rum Ortodoks cemaate ait, ibadete açık olan tek kilisedir. Rum Mahallesi’nin tam ortasına konumlanmıştır. İlk yapılış tarihinin Venedikliler zamanına kadar uzandığı düşünülen kilisenin giriş kapısında 1869 tarihini okuyorum.
Bir anda kargaların gürültülü bağırtıları ile irkilip yukarıya doğru bakıyorum. Karga sürüsü, kilisenin avlusundaki 4 katlı çan ve saat kulesinin her yanına doluşuyorlar. Tedirginim. Kumru çiftini arıyor gözlerim. Tam çanın üstünde görüyorum kumru çiftini... Kumrular rahat duruyorlar, kargalardan ürkmemişler.Kargalar kumrular ile birlikte kuleyi paylaşıyorlar…Kilisenin içine girmeden sardunyalara yöneliyorum. Okşuyorum nefesimle seviyorum onları…Geride bir evden Candan Erçetin’in son albümünden olan “Kırık Kalpler Durağında albümünden “Özür dilerim” şarkısı çalıyor…Aşktan özür dilenince aldığı yara kapanır mı?
Daha biraz önce, birkaç dakika önce bulunduğum Özcan Germiyanoğlu Hanımın evinde dikkatimi çeken penceredeki yamalı ajur perde gözümün önünde… Nasıl güzel işlenmiş, sanki yama değil, diye düşünmüştüm…
Yıkık eski bir binanın mavi renkli kapısını görünce duruyorum. Kapı numarası 20. Bina harap ama kapısı canlı, üstüne çizilmiş ince bıyıklı adam tebessüm ettiriyor beni. Ve Ege Otel’de buluyorum kendimi…
*
Bazen…
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan, Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür, Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın. Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın. Uçar gider, koşsan da tutamazsın...
*
William Shakespeare’e ait bu sözler Ege Otel’in bir odasının kapısında yazılı, diğer odalarının kapılarında da başka ünlü şair ve düşünürlerin özlü sözlerinin olduğu otelin iki katını da geziyor ve tüm şiirleri okuyorum, Shakespeare yazısının olduğu kapıda duruyorum…Ümit bey bana soğuk bir soda getiriyor.
Otelin sahibi Ümit- Maytiga çiftinin işlettiği Ege Otel benim beğendiğim mekânlarda olup eski rum ilk okuludur.
Oradan çıkıyorum daha yukarıda konumlanmış olan kaleye doğru yöneliyorum. Daha üste yönelme isteği içimi kaplıyor. Yükselme duygum depreşiyor. Bu his bana meyve ağaçların çıkıp illa ağacın en tepesindeki meyveyi alma arzumu anımsattı. Sokakta kendi kendime tebessüm ile yürürken, karga sürüsü gürültüsü bu sefer daha da yüksek volumle alçaktan, neredeyse başıma değip gececek kadar alçaktan uçuyor. Başımı çevirince Göztepe’yi görüyorum. Adanın en yüksek yeri Göztepe…Benim kaza geçirdiğim yer, neredeyse uçurumdan uçmama ramak kaldığı o yer.Bir daha asla çıkmam dediğim o yer dimdik karşımda duruyor…Adanın kedisi takipte. Bu kedi aynı kedi değil mi, beni mi takip ediyor yoksa…Ee ada bazen küçük geliyor aşklara…
Benim adama ulaşmak da, ayrılmak da kolay değil…
Denizleri aşıp karşı kıyıya vardığınızda uzaklarda tek başına göreceksiniz adamı…
Varınca da Ramo’yu tanımalısınız. Tanıyacaksınız da…
Zira, O, adanın korsanlarındandır. Şimdiki korsanlarından.
Adadan ayrılmak için vapur kuyruğunda beklerken, O sizi sakinleştirecek, diyecek ki” merak etmeyin sizi bu vapur ile göndereceğim ” her araba yolcusuna tek tek…
Ve siz adadan ayrılacaksınız ada izin verdiği sürece…
Ya rüzgar açık denizden kıyıya doğru eserse,
Ya Lodos dönüşürse…
Ya Lodos patlarsa…
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder